Azrail
Adamın biri arabasıyla giderken yolda bir yolcu alır arabaya.... adam arka tarafa biner.....
-Şöför " eee hemşerim kimsin nereye gidersin...der"
-Yolcu " ben Azrailim..canını almaya geldim der......şöför alaycı bir tavırla
- "Sen mi Azrailsin der..yaw senin gibi Azrail olurmu hiç der." Yolcu sakin bir tavırla
- "Sen daha önce Azrail gördünmüde tarif ediyorsun der... ve ekler yolcu inanmadın bana öylemi der"
-Şöför " İnanmadım tabii der"
-Yolcu "O zaman 200 metre ileride bir adam daha alacaksın der" gerçekten de adamın dediği gibi şöför 200 metre ilerde bir yolcu daha alır.. Ama yolcu ön tarafa oturur...olaylar bundan sonra daha da enteresanlaşır.
-Şöför yanındakine "Ee sen kimsin nereye gidersin der."
-Öndeki "Abi ben merkezde biryerde indirirsen çok sevinirim adım felanca der." Şöför " Yaw şu arkadaki adam bana Azrailim diyo görüyonmu şu herifi hem iyilik ediyoz hemde dalga geçiyor zibidi der." Öndeki arkaya bakar ama kimse yoktur.
-Öndeki " Abi arkada kimse yokki" Şöför hışımla arkaya bakar ve
-" Körmüsün be adam arkada oturuyorya der." Öndeki arkaya bir daha bakar ve
-" Abi senin kafan iyimi yoksa dalga mı geçiyorsun der." Bu sefer arkadaki söze girer.
- " Gördünmü der öndeki beni ne duyabilir nede görebilir der şöföre. Şöförün bir anda dizlerinin bağı çözülür bet beniz atar....arkadaki şöföre.
- "Hadi der arabayı kenara çek 2 rekat namaz kıl canını alacam der. Şöför ağlamaklı çaresiz bir şekilde arabayı kenara çeker ve iner arabadan. Sonra....sonra ne olmuş biliyormusunuz????? Adamlar arabayı aldığı gibi kaçmışlar..
Bir Hamam Böceğinin Günlüğü
Dün gece yine ölümle burun buruna geldim. Kendime bir
zarar geleceginden degil ama karim Cemile ne yapar
sonra. Biz aksam yemegimizi genelde saat 11-12 gibi
yerdik, ama ev sahiplerimizin misafiri geldiginden geç
vakitlere kadar oturup yatmadilar. Neyse ki konuklarin
gitmesiyle birlikte uykuya daldilar. Bir süre
ortaligin sakinlesmesini bekleyip, yiyecek
toplamaya basladim. Bugün misafirler geldigi için
menü çok zengindi. Pasta ve börek kirintilarina
bayiliriz. Her neyse ben nevaleyi toplarken
birden mutfagin isigi yandi ve "Aaaaaa! Karafatma"
diye bir ses duydum.
Salak adam, ben bir erkegim Fatma da nereden çikti.
Benim adim Ismail. Böyle seyler delikanliyi bozar.
Hadi beni karimla karistirdin diyelim. Sen ne kadar
korkak bir adamsin. Benim kaç katim büyüklügünde
olmana ragmen bu bagiris da ne böyle? O korkunç sesin
kesilmesiyle birlikte,sanki ben ona bir sey yapmisim
gibi beni kovalamaya basladi. Inanin o kadar da
dikkat ediyorum, tabak, çanak bardak üzerinde
dolasmamaya çünkü bu dingilin karisi çok titiz. Bazen
diyorum ki bu giciklarin misafiri Geldiginde git
ortalarda dolas böylelikle utanilacak duruma
düssünler..Ama yapamiyorum iste. Ne olursa olsun,
ekmek yedigin tekneye kötü gözle bakmamak
gerekir.
Ben eve geldigim ilk yillari hatirliyorum da ne
güzeldi o günler. Rahmetli kayinbabam ve kayinvalidem
beni evlerine kabul etmislerdi. O zamanlar rahattik,
çünkü ev sahibimiz Riza amca kördü. Bu sebeple
evin her yerinde serbestçe dolasabiliyorduk. Hatta
Riza amcayla ayni sofrada yemek yedigimiz günlerde
oldu. Gerçi bizleri görebilseydi nasil davranirdi
bilmem ama o hep yüregimizde yasayacak. Riza amcanin
durumu pek iyi sayilmazdi, memur emeklisiydi. Bu evde
rahmetli karisininmis,bu yüzden yiyecek konusunda bu
kadar fazla seçenegimiz yoktu. Ama daha mutlu ve
huzurluyduk.
Riza amca bir gün görünmez kazaya kurban
gitti.Gerçi onun için bütün kazalar görünmezdi. Riza
amcanin topraga verildigi gün biz de oradaydik.
Karsi komsusu Osman Zeki bey bize geldiginde ceketini
asmisti. Biz de bunu firsat bilip ceketin cebine
girdik. Ardindan Osman Zeki beyle birlikte mezarliga
dogru yola koyulduk. Riza amcanin üç tane oglu vardi
ama bugüne kadar sadece nüfusta gözüküyorlardi.
Hayirsizlar daha ilk günden evi satisa çikardilar.
Evi su anda oturan adam ve karisi satin aldi. Eve
ayak basmalariyla kayinbabam ve kayinvalidemi
öldürmeleri bir oldu. Adam sonra igrenerek cansiz
bedenleri kagida sararak çöpe atti. Sanki kendisi
çok temizmis gibi. Halbuki tuvaletten çiktiktan sonra
ellerini yikamadigina defalarca sahit oldum.
Simdilerde kendine üzerinde rahmetli kayinvalidemin
resmi olan bir ilaç almis, durmadan üzerimize sikip
duruyor Kayinvalidem Sultan hanim gençliginde
fotomodel oldugu için bu tür ilaçlarin üzerinde
resmi bulunuyor. Hatta bir iki reklam filminde de
oynamisti. Ama evlenince mecburen birakti. Çünkü
kayinbabam tam bir Osmanli erkegiydi. Bugüne kadar
rahmetli Riza amcanin anisina bu evde oturduk,
artik daha fazla dayanacak halimiz kalmadi. Ese dosta
haber saldik. Kendimize göre bir ev bulur bulmaz
tasinacagiz buradan. Belki de sizin evinize yerlesiriz
hayat bu belli mi olur?
Hayat Ayrıntıda Mı Gizli ? Juan, motosikleti ile Meksika sınırına gelir.Arkasındaki iki büyük çantayı gören sınır polisi şüphelenir ve içindene olduğunu sorar ...Juan, "Yalnızca kum" diye yanıt verince polis, "Aç bakalım çantaları" der.Juan çantaları açar, polis didik didik kontrol etmesine rağmen kumdan başka birşey bulamaz çantada !Bununla yetinmeyen polis, gece yarısına kadar kumu her tür tahlilden geçirtir ancak saf kumdan başka birşey yoktur !Polis, çantalarını Juan'a geri verir ve sınırdan geçmesine izin verir.Ertesi gün Juan motosikletinin arkasında iki büyük çantayla tekrar sınırda belirir.Polis Juan'ı gene durdurur, didik didik arar, birşey bulamaz ve Juan'ı serbest bırakmak zorunda kalır.Bu olay, polis emekli olana dek yıllarca devam eder !Bir gün emekli polis Meksika'da bir barda otururken Juan'ın içeri girdiğini görür ve derhal yakasına yapışır; "Senin yıllardır birşeyler kaçırdığından eminim. Çıldıracağım. Geceleri uyku uyuyamıyordum senin yüzünden. Lütfen anlat bana ne kaçırdığını. Aramızda kalacağından emin olabilirsin." Juan gülümseyerek yanıtlar:
sizce Juan sınırdan ne kaçıriyordu????????
asagida yorumlarinizi bekliyoruz...
Herseyi içine atan içine kapanık bir koyuncanın toynaklarından kaleme gecen bir gunluk. Kurban arefesinde hislerini bu gunluğe dokmus.
Bir Koyunun Günlüğü
1. GÜN:
Sevgili günlük, bugün bayramın ilk günü. 10 gündür elimden geleni yapıp bi şekilde satılmamayı başardım. Arkalara kaçtım, sürekli yüzüme hastalıklı bir hava verdim. Şans da yüzüme güldü, bugüne geldik. Ama bu iş boşlamaya gelmez. Her an biri gelebilir, orama burama bakıp, şu başımda dikilen herife kilomu sorabilir. O da zaten beni satamadı diye gıcık, en az 10 kilo fazla söyler. Adam inanıp alır beni evine götürür, evin küçük kızı gelip beni sever, oynar. 1 gün sonra o kızın babası gözlerimi bağlayıp besmele çekip bıçağı boğazıma dayar ve keser. O sırada hayatım gözlerimin önünden bir film gibi geçer. Film de film olsa. Hep aynı kare: Ot yiyorum, etrafa bakıyorum, ot yiyorum etrafa bakıyorum… Hayat mı bu be? Dünyaya gel, birkaç sene ot ye, sonra seni yesinler!
2. GÜN:
Sevgili günlük, ben eşeğim. Yani koyunum ama eşeğim. Sana dün ne dediysem oldu, iyi mi?! Saatine mi geldi nedir?! Şu an herifin birinin bahçesindeyim. Şu saate kadar bayramlaşmaydı, gelen giden falandı derken beni kesmediler ama en geç yarın bu iş biter! Kesecekler beni günlük duyuyon mu? Kıyacaklar kınalı kuzuna. Hayır boğa olsaydım, sahibimin elinden kaçar, sokaklarda terör estirirdim. Televizyonlardaki bütün haber bültenleri beni gösterir, en azından ölmeden meşhur olurdum. Ama tabiatım boğa kadar asabi değil ki! Koyun gelmişiz, koyun gideceğiz
3. GÜN:
Günlük, inanmayacaksın ama hâlâ hayattayım. Bunlar beni kesmeyecek galiba. Şaka yapıyorlar. Camdan bakıp bakıp gülüşüyorlar. Son gün de beni salacaklar. Haklısın! İyimserliğin de bu kadarına yuh artık. Yok yok bu defa işim zor, hem de çok zor. Yarın görüşemeyiz, hakkını helal et.
4. GÜN:
Günlük, benim ben. Hahahaha!! Yırttım oğlum. Bu sabah aslında tam gidiyordum, adam bıçakları, tülbenti hazırladı. Yanıma koydu. Tamam dedim, bu sefer ağzımla kuş tutsam yolcuyum. Sonra ‘ne dedim lan ben’ dedim kendi kendime. Ağzımla kuş tutmak! Tabii ya! Kuş gribi. Bunu bir becerirsem ağzımda kuşla beni hayatta kesmezler. Hemen dalda duran bir kuştan rica ettim. Gel iki dakika ağzımın içinde dur sonra uçarsın hesabı. Kuş gıcık çıktı. “Hay senin kafana” deyip tam kesilirken kafamın orta yerine hacetini bıraktı. Bunu gören sahibim panikleyip kuş gribi olmamak için beni saldı. Kafana kuş pislemesi uğurlu gelir derlerdi de inanmazdım. Bayram diye buna derim oğlum! Değmeyin keyfi -meeeee!!!
Maymun Böyle Satılır !
Bir zamanlar köyün birine bir adam gelmişş ve tanesi 10 $'dan maymun alacağını söylemiş. Köyde çok maymun olduğu için köylüler sevinçle ormana koşup maymunları yakalamaya başlamışlar.Adam,binlerce maymunu 10'$ dan satın alınca ortalıkta maymunlar azalmış,yakalaması zorlaşmış.Köylüler tam maymun yakalamaktan vazgeçecekken adam tanesine 20 $ vereceğini söylemiş.Tekrar heveslenen köylüler tekrar maymunları yakalamaya başlamışlar.Bir süre sonra adam da fiyatı 25 $'a çıkarmış.Ancak bırak yakalamayı ,maymuna rastlamak bile çok zorlaşmış.Bunun üzerine adam fiyatı 50 $'a çıkardığını,ancak kendisinin işi olduğu için şehre gitmesi gerektiğini,yardımcısının onun yerine alım yapacağını söylemiş.O yokken yardımcısı köylülere demiş ki; 'Şu büyük kafesteki maymunlar var ya ben onların tamamını size tanesi 35'$ dan satayım,siz de adam gelince ona 50 $ dan satarsınız.'Köylüler bütün birikimlerini bir araya toplayarak bütün maymunları satın almışlar, sonra ne adamı ne de yardımcısını bir daha gören olmamış.Şimdi borsanın nasıl çalıştığı hakkında biraz bilgi sahibi olmuşsunuzdur.
Maymunu iyi besle
Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş. Gönüllü başvuranlar arasından Temel, astronot adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı testleri geçen Temel; 3 aylik ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot olabilmiş. Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine binerek havalanmış. Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'in ilk işi; kendisine sıkı sıkıya söylenildiği gibi zarfları açıp maymunun ve kendisinin görev kartlarını okumak olmuş. Maymunun görevleri: "Yerküre ile bağlantıyı sürekli kontrol altında tutmak; her 2 saatte bir yörüngedeki sapmaları ayarlamak; füze içindeki hava basıncı, ısı, iletkenlik değerlerini aşağıya bildirmek; yakıt harcamasını ve motorların sırasını belirlemek..." diye devam ederken; okumaktan sıkılan Temel, kendi görev kartını açmış : "Maymunu iyi besle!"
Temelin babası nasıl öldü?
Temel'in babası vefat eder... Cenazeye gelen bir aile dostu Temel'e sorar: Nasıl oldu? Cevap: 30.kattan aşağıya düştü... Adam: Vah vah desene çok feci ölmüş... Temel: Yok yok öyle ölmedi... tam yere düşecekken manavın tentesine çarpıp tekrar yükseldi... Adam: Vah Vaah! Daha şiddetli çakıldı o zaman. Temel: Yok! Karşıdaki kasabın tenteden zıpladı bu sefer karşı binanın çatısına... Adam: Demek çatıya çarpıp öldü. Temel: Yok ya! Çatıdan yuvarlanıp elektrik tellerine gitti... Adam: Deme ya! Çarpıldı o zaman... Temel: Yok canım teller yaylandı babamı 200 metre yukarı fırlattı. Adam: 200 metreden yere çakıldı öyle mi? Yazık... Temel: Yok ya yine en baştaki bakkalın tenteye... Adam: Orda mı öldü? Temel: Yooo... Ordanda yine kasaba... En sonunda bunalan adam Temel'e bağırarak sordu: Ulan nasıl öldü bu adam? Temel: "Baktık durmuyo... Vurduk!"
Uy sevgili uşağum Dursun
Allah´ın selamı üstine olsin...
Mektubu çok yavaş yazayrum, çünkim bilirum, çabuk okuyamazsun ! Benden yana sual edersen, Allahuma pin şükür iyiyüm, yeni pir iş puldum. Emrimde yüze yakın adam var, hepsi de sessüz sedasuz, kendi hallerinde. Ne iş pulduğumu soraysan söyleyeceğum patlama, mezarluk pekçisi oldum. Bacin Emine bir uşak doğuracak, daha erkek midur, kiz midur, pelli değül. Haçan o yüzden sağa dayi mi oldin, teyze mi oldin söyleyemeyrum. Temel emicen de tükan açtı, o da otuza aldigini yirmipeşe verir, sürümden kazaniyormuş öyle dedi. Bizim köye findukçularin Temel´i muhtar sectuk, akillu usak da! Geçen gün hepimizi zelzeleye karşi aşi etturdu. Temel akilludur, hem de durusttur.. Geçenlerde bir taksinin şoforu köye varmış, muhtari arayu, meğer yolda pir tavuk ezmuş sahibini soraymuş. Muhtar Temel tavuğa pakmış, ha pu bizden değildur, pizum köyde yassu tavuk yoktur, demiş. Senin küçüğün Memet cok akilli bir uşak çıktı. Geçen gün tepeye varmiş, elinde bir ip sallayup duriy. Anan, “Uy uşağum ne edeysun orada ?” demiş. O da hava turumuna bakayrum demiş. Çektum oni akşam karşuma, anlat pakayum şu hava turumu işinu dedim. Anlatti, meğer ip sallanunca havanin rüzgarli olduğuni, ip islaninca da yağmur yağdiğuni anlaymiş. Çok akilli uşak vesselam. Sen o yaşta böyle akilli degildun!
Yaa işte boyle usağum.. Memleçetten sağa pol pol havadis.. Yeni havadis olursa yine yazarum..
Baki Hudaya emanet ol. Baban
Not: Mektupa para koyacaktum, ama geç aklima celdi, zarfi kapatmişum !